105 yıl önce, 23 Nisan 1920 günü Ankara’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, daha sonra Cumhuriyet’i kuracak olan iradenin en büyük dayanağı olarak vücut bulmuştu. Meclisin kuruluşundan Cumhuriyet’in kuruluşuna giden yıllarda, her önemli dönemeçte Anadolu coğrafyası, kendi üzerinde yönetme iddiası taşıyan iki siyasal merkezin mücadelesine tanıklık etmiştir. Birisi çürümüş, miadını doldurmuş, emperyalist güçlerin oyuncağı hâline dönüşmüş, geri toplumsal düzenin sembolü Padişahlık ve İstanbul Hükümeti’dir. Diğeri ise onunla her alanda hesaplaşan, savaşlardan savaşlara harap ve bitap düşmüş yoksul Anadolu halkının hakkı için mücadele eden, ülkenin birlik ve bağımsızlığını, çürümüş toplumsal düzenin ilgasını hedefleyen Cumhuriyet devriminin dayandığı Türkiye Büyük Millet Meclisi olmuştur.
Birinci Meclis’in bileşiminden gericilik imal etmeye kalkıp bugünkü meclis yapısının garabetini de o meclise benzeterek meşruiyet devşirmeye çalışanlar, bilinçli bir çarpıtmanın peşindeler. Çarpıtmanın kaynağında bir asır önce verdiğimiz mücadelenin temellerine dönük bitmeyen bir hesap yatıyor.
Meclis, halk iradesinin en kuvvetli dayanağı, halk iradesi ise açıkça Cumhuriyet demektir! Cumhuriyetsiz halk iradesinin imkânı yoktur. Bugün çarpıtmalarla üzeri örtülerek gözlerden kaçırılmak istenen, işte tam da budur.
Örgütlenmek yasak, hakkını aramak yasak, grev yapmak yasak, hükümeti protesto etmek yasak, gazetecilik suç, siyaset yapmak suç…
Sıra geldi seçme ve seçilme hakkına!
Bu ülkeyi holdinglerin ve tarikatların mutlak egemenliğine teslim edenler, Anadolu’yu emperyalist güçlerin kirli kumar masasında harcayıp bitirmek isteyenler ve bunları yaparken barış, demokrasi, özgürlük kavramlarını dillerine dolayarak değersizleştirenler, Cumhuriyet düşmanlığında birleşiyor.
Cumhuriyet yoksa halk iradesi yoktur. Halk iradesi yoksa bu meclis ne diye vardır? Tarikatların ve holdinglerin egemenliği ulusal egemenlikmiş gibi gösterilebilsin diye…
105. yıldönümünde bir kez daha söz veriyoruz ki, halkın bu topraklar üzerindeki egemenliğini mutlaka ama mutlaka, bir daha kaybedilmeyecek şekilde inşa edeceğiz!
Bunun için,
Laikliği kazanacak, yurttaşları uyuşturup tebaa hâline getirmeye kalkan tarikatları dağıtacağız.
Emperyalist planlardan çekilecek, suç ortaklığını sonlandıracak, toprak bütünlüğümüzü ve bağımsızlığımızı mutlaka koruyacağız.
Holding düzenini yıkacak, yoksulluğun sebebi olan sömürüyü ortadan kaldıracak, asalakları sırtımızdan atacak, işçi sınıfının iktidarını kuracağız.
O ülke, çocukların ülkesi olacak.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bu duygularla selamlıyoruz.