Bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ev sahipliğinde 2025 yılında geçerli olacak asgari ücret rakamının belirlenmesi için Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk İş) temsilcileri bir araya geliyor.
Her yıl olduğu gibi timsah gözyaşları dökülecek, aslında işçilerin hakkının bu olmadığından ama koşulların zorluğundan, düzlüğe çıkmak için diş sıkmaktan söz edilecek. Bir yanda da düzen partileri, “işçilerin babası” olma rolünü kim kapar yarışına girecek ve muhtemeldir ki, yine “babalık” yarışında ipi, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan göğüsleyecek. Belirlenecek asgari ücret rakamı, işçilere hayır niyetine verilen rakamlar olarak müjdelenecek.
Ve yine muhtemeldir ki, açıklanacak asgari ücret rakamı açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının oldukça altında olacağı gibi, daha yılın ilk birkaç ayı tamamlanmadan da iyice kuşa dönmüş olacak.
Holdingler ve çok uluslu tekeller, asgari ücretin ne olması gerektiği hakkında konuşurken rekabetten, kârlılıktan, maliyetlerin kısılmasından bahsetmekteler. İşçi maaşları, asgari ücret onlar için mümkün olduğunca düşük tutulması gereken bir maliyet kalemi. Sabah akşam işçi ücretlerinin, dolayısıyla da asgari ücret miktarının mümkün olduğunca aşağıda tutulmasının Türkiye’nin faydasına olduğunu anlatıp durmaktalar.
İşçiler ise ertesi güne aç uyanmamanın, günü kurtarabilmenin, ayakta kalabilmenin kavgasını veriyor. Daha masa kurulmadan belli ki, açıklanacak asgari ücret rakamı ile geçinebilmeleri mümkün olmayacak.
Belli ki, asgari ücret tespiti için oluşturulan masada işçilerin emeğinden, hakkı olandan ne kadar çalınacağı, holdingler ve çok uluslu tekellerin işçilerin emeğinin ne kadarına el koyacağı konuşulacak. İşçilerin sömürülmesine bir de asgari ücret tespiti adı altında kılıf uydurulmuş olacak.
İşçiler emeğinin karşılığını, hakkı olanı son kırıntısına kadar almalı, bu hırsızlık son bulmalıdır.
Bilelim ki, varlığını işçilerin sömürülmesine ve ülkenin yağmasına borçlu olan bir avuç asalak azınlık yüzünden ülkemizde ağır bir yoksulluk var.
Oysa ülkemiz işçilerin emeğiyle kurtulur, güzelleşir. İşçiler var olduklarını, sömürüye ve bu soygun düzenine boyun eğmeyeceklerini göstermelidir. Asgari ücreti falan değil, emeğin hakkını almak için işçiler örgütlenmeli, bu bozuk düzeni değiştirmelidir.