Türkiye’de sermaye birikiminin önünü açmak ve sömürünün arttırılması için 2000’li yıllarla birlikte birçok işçi düşmanı düzenleme ve uygulama gündeme getirildi. Özellikle 2001 Krizi’nden sermayenin ihtiyaçları gözetilerek çıkılırken iktidar olan AKP, işçi düşmanı politikalar ve bu politikalara uygun araçların geliştirilmesinde Cumhuriyet tarihinde daha önce görülmemiş kararlı adımlar attı.
2020 yılına girdiğimiz günlerde, ekonominin içinde bulunduğu kriz sürecinden bir kez daha patronların kârlılığı korunarak ve emek üzerindeki tahakküm arttırılarak çıkılmaya çalışılıyor. Bu doğrultuda, zaten yıllardır sermayenin talanına açılmış olan İşsizlik Sigortası Fonu’nun bütünüyle sermayenin kontrolüne verilmesinin yolları aranıyor. Kıdem tazminatı hakkı, bireysel emeklilik sigortası (BES) şirketleri ile entegre edilmiş bir fona devredilmek ve işçinin güvenceleri buharlaştırılmak isteniyor. OHAL koşullarında uygulanmaya başlanan zorunlu BES’e katılımın tamamen zorunlu hale getirilmesi ve 11. Kalkınma Planı’nda da yazdığı üzere kurulması planlanan kıdem tazminatı fonu ile entegre edilmesi planlanıyor. Zorunlu arabuluculuk düzenlemesi ile işçinin hak arama yolları zorlaştırılıyor. Sermayenin talepleri çerçevesinde istihdamın esnekleştirilmesi gündeme getirilirken, “kiralık işçilik” uygulamasının yaygınlaştırılması amaçlanıyor.
TKP Emek Merkezi, işçi düşmanı bu politikaları, bu politikalar için geliştirilen araçları ve patronlar adına kaynakların nasıl yağmalandığını bir rapor dizisi ile alacak. Rapor dizisi, İşsizlik Sigortası Fonu ile başlıyor.
İŞSİZLİK SİGORTASI FONU
- İşsizler için kurulan İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken paraya patronlar göz dikti. O nedenle Fon’dan işsizlerin mümkün olduğunca az yararlanmasını istiyorlar. Fon’dan işsizlerin sadece yüzde 13’ü yararlanabiliyor. Oysa gerekli düzenlemeler yapıldığında, işsizlerin tamamının Fon’dan yararlanması sağlanabilir.
- İŞKUR çatısı altında bulunan Fon yönetiminde işçilerin söz hakkı yok. Yönetimde bir sendika başkanı göstermelik olarak işçi tarafının temsilcisi olarak tutuluyor ancak Fon patronların istediği gibi yönetiliyor.
- Sayıştay’ın tespitlerine göre SGK’nın Fon’a 553 milyon lira borcu bulunmaktaydı. 2018 yılında Fon yönetimi bu alacağı silme kararı aldı. İşçiye ait olan ve işsizler için kullanılması gereken bu kaynak bir kalemde silindi. Yine Sayıştay’ın 2017 denetiminde Fon hesaplarında 51,6 milyar liralık uyumsuzluk çıktı, hâlâ bu uyumsuzluğun nedeni açıklanmış değil.
- Fon, hükümetin finansman ve kaynak ihtiyaçları için usulsüz biçimde kullanılıyor. Ekonomik krizin sürdüğü 2018 Ekim ayında Fon’dan 11 milyar lira bir gece operasyonu ile üç kamu bankasına aktarıldı. 301 madencinin ölümünden sorumlu Soma A.Ş. patronuna 2013 yılında borç olarak verilen 53 milyon lira hâlâ tahsil edilmiş değil.
- Fon giderlerinin, dörtte üçü patronlara, dörtte biri işsizlere gitmiştir. Fon hesabına 19 yıl süresinde yaklaşık olarak 249 milyar lira gelir; 119 milyar lira gider işlenmiştir. 2002- 2019/Kasım arasında harcanan 119 milyar liranın 30,6 milyar lirası işsizlik ödeneğine, 88,4 milyar lirası ise çeşitli ad ve yöntemlerle patronlara aktarılmıştır.
- Patronlar, 2017 yılından bu yana Fon’a ödedikleri prim tutarının yaklaşık iki katını geri almıştır. Bu dönemde Fon üzerinden, patronlara doğrudan ve dolaylı sağlanan çıkarların toplamı 50 milyar liradır.
İşsizler için kurulmuştu
1999 yılında 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Yasası’yla; “… kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalılara, işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belirli bir süre ve ölçüde karşılamak ve genel sağlık sigortası primlerini ödemek…” amacıyla kurulmuştu.
Fon kesintisi uygulaması Haziran/2000 ayında başladı, ilk işsizlik fonu ödemesi 2002 yılında yapıldı. 2007 yılı sonuna gelindiğinde bu uygulamayla, 32,3 milyar lira gelir toplanmış, 1,6 milyar ödenmişti.
Kısa süre içinde Fon’un, sigortacıların deyişiyle; “prim üretme” potansiyelinin yüksek olacağı anlaşıldı. Ve patronlar bu Fon’a gözlerini diktiler.
İşsizler kullanamıyor
TÜİK, Eylül/2019’da 4 milyon 566 bin işsiz olduğunu açıkladı. Kasım/2019 tarihli Fon raporuna göre işsizlerin %13’üne karşılık gelen sayıda 595 bin işsiz yararlanıyor.
Yüksek Planlama Kurulu’nun 4.7.2017 günlü Kararı ekinde yayımlanan Ulusal istihdam Stratejisi (2014-2023) ve Eylem Planları (2017-2019) Raporu’nda 2023 yılına kadar oranın %25’e yükseltilmesi hedefi konulmuştu.
Boşuna böyle bir hedef koymuşlar. 2023 yılını beklemelerine hiç gerek yok. Fon varlıklarına bakılsaydı işsizlerin hepsine yetecek tutarda para olduğunu görülürdü.
İsteseler hedefin 4 katına, yani %100’üne bugünden ulaşılır.
Ama öyle bir niyetleri yok. Üstelik işçilere ödenecek tutarları daha da azaltacak önlemler arıyorlar. Ağustos/2019 tarihli Ulusal İstihdam Stratejisi İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda; “işsizlik sigortası fonunun aktüeryal dengesi gözetilerek hak kazanma şartları (…) iş aramayı teşvik edici şekilde iyileştirilecektir” yazıyor.
Aynı cümleye Cumhurbaşkanlığı 2020 Programı’nda da yer verildi. Burada “İş aramayı teşvik edici” sözleri şöyle bir örnekle açıklanıyor; “ödenek süresi uzadıkça tutarı azaltılacak…” Yani İşsizlik Sigortası Fonu’ndan, işsizlerin yararlanma süresi arttırılsa dahi Fon’dan alınacak işsizlik maaşının tutarı azaltılacak.
Programda, ayrıca “girişimcilik” desteklerinin yaygınlaştırılması hedefinden de söz ediliyor. Anlaşılan o ki; işsizleri işsizlikten kurtarmak için patron yapma boş vaatleriyle (!) Fon’un kaynakları çarçur edilecek.
Fon patronlara kullandırılıyor
İşsizlik Fonu Yasası’nın Amaç başlıklı 46’ncı maddesinde yer alan; “…sigortalılara işsiz kalmaları halinde, bu Kanunda öngörülen ödeme ve hizmetlerin yerine getirilmesini sağlamaktır” cümlesindeki “işsiz kalmaları halinde…” sözcükleri 2008 yılında çıkarıldı ve işsiz kalmak ile Fon bütçesinin kullanılması arasındaki ilişki koparıldı.
Ardından yeni değişikliklerin yolu açıldı. Yasaya 2018-2019 arasında 21 geçici madde eklendi.. Her değişiklikle patronların çıkarına olacak yeni düzenlemeler getirildi.
Fon’u kim yönetiyor?
Fon, İŞKUR örgüt yapısı içinde kurulan Fon Yönetimi ve Aktüerya Daire Başkanlığınca, Kurum yönetim kurulunun aldığı kararlara uyularak yönetiliyor.
Yönetim kurulu 6 kişiden oluşuyor. Genel Müdür, doğal üyesi. İki üyesi Aile, Çalışma, Sosyal Güvenlik ile Hazine ve Maliye Bakanlıklarınca; bir üyesi Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunca; iki üyesi de en çok üyesi olan işçi ve işveren konfederasyonlarınca atanıyor.
İşveren temsilcisi olarak atanan üye TİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda MESS Başkan Vekili. İşçileri ise geçtiğimiz Ekim ayında bir milyon liralık makam aracı almasıyla ünlenen Şeker-İş Genel Başkanı temsil ediyor.
Fon nasıl yönetiliyor?
Böyle bir yönetim kurulundan işçi çıkarına olacak kararlar beklemek boşunadır.
Birkaç örnek verelim:
- SGK, İşsizlik Sigortası Fonu primlerini tahsil etmek ve Fon hesabına yatırmakla görevlidir. Yapılan bir protokol ile primlerin eksiksiz ve zamanında tahsil edilip edilmediğinin denetlenebilmesi için Fon yönetimine ayrıntılı cetveller vermeyi yükümlenmiştir. Sayıştay, 2006 yılında bu cetveller üzerinden denetim yapmış ve 553 milyon lira eksik yatırıldığını belirlemiştir. SGK o günden bu yana, Sayıştay’ın ısrarla istemesine karşın ne cetvel düzenlemiş ne de parayı vermiştir. Fon yönetimi bu sorunu dert etmemiştir. Dahası, 2018 yılında yönetim kurulu kararı alınarak alacak silinmiştir. Oysa yönetim kurulunun böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.
- Sayıştay’ın 2017 yılı denetim raporunda gelir-gider modülü ile muhasebe kayıtları arasında 51,6 milyar lira uyumsuzluk görülmüş nedeni sorulmuş, düzeltilmesi istenmiştir. 2020 Yılı Bütçe görüşmeleri sırasında Meclis’te de gündeme getirilen bu sorun henüz çözümlenmemiştir.
- Ekim/2018’de üç kamu bankasına (Halkbank, Vakıfbank, Eximbank) bilançoları düzgün görünsün, uluslararası derecelendirme kuruluşları puanlarını daha da düşürmesin diye bir gece yarısı operasyonuyla gizlice 11 milyar lira aktarılmıştır. Yönetim kurulu bu konuya itiraz etmediği gibi duyulmaması için çaba göstermiştir.
- 301 madencinin ölümünden sorumlu Soma A.Ş. patronuna 2013 yılında borç olarak verilen 53 milyon lira, 6 yıldır kısa vadeli alacaklar hesabında bekletilmektedir.
- İşsizlik Sigortası Yasası’na 2008 yılında eklenen geçici 6’ncı maddesiyle GAP yatırımlarına 11,5 milyar lira borç verilmiştir. Maddede; “aktarılan kaynakla gerçekleştirilecek yatırımlardan elde edilecek getiriler ile varlık satışlarından elde edilecek gelirlerin Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek oranı, kullanılan kaynak tutarını aşmamak kaydıyla Fona aktarılır” kuralına yer verilmiştir. Oysa bugüne değin bir kuruş bile tahsil edilmemiştir.
Olumsuzlukların gerçek boyutu bilinememektedir. Yukarıda sıralananlar eksik belgeler üzerinden yapılan denetimin ve sınırlı olanaklarla basının ortaya çıkarabildiği örnekler olarak değerlendirilmelidir.
Fon’un denetlenmesi engelleniyor mu?
İşsizlik Sigortası Fonu’nu Sayıştay ve bağımsız denetçi sıfatıyla mali müşavirler denetlemektedir. Ancak her iki denetim de etkisizdir. Sayıştay raporlarında denetime elverişli belge, bilgiye ulaşılamadığı eleştirileri dikkat çekmektedir. Denetim bulgularına ise Fon yönetimi itibar etmemekte; savunmaya bile gerek görmemekte, yaptıkları işlerin yasalara uygun olduğunu belirtmekle yetinmektedir.
Bağımsız denetim raporlarında ise denetim bulgusu sayılabilecek konulara ve eleştirilere rastlanmamaktadır.
Fon gelirleri ve bileşenleri
Gelirleri, sigortalının aylık brüt kazancı esas alınarak işçilerden %1; işverenlerden %2 oranında kesilen primler ile %1 devlet katkısı ve faizlerden oluşmaktadır.
İşsizlik fonu hesabına 2000-2019/Kasım arasındaki gelirleri, bileşenleri ayrıntısında aşağıda gösterilmektedir.
Fon’un yaklaşık 249 milyar lira gelir toplamının %45’i olan 110 milyar lirasının, faizlerden oluştuğu dikkatinizi çekmiştir. Fon varlığının en düşük getirili Devlet tahvillerinde değerlendirilmiş olmasına karşın işçi-işverenlerin ödediği primlerin toplamından 10 milyar lira daha çoktur.
Aralık/2018 Fon bülteninde, alınan senetlerin getirisi ile Yurtiçi ÜFE karşılaştırılmıştır. Sonuç şöyledir:
Bu kadar para neden ve nasıl birikti?
Fon varlığının bu denli yüksek olmasında işsizlere cimri davranılmasının payı küçümsenemez:
İşsiz kalanların Fon’dan yararlandırılma koşulları çok ağırdır. Ödenek tutarı ise brüt asgari ücretin en çok %80’i kadardır.
Ancak Fon varlığının yüksekliği yalnızca bu olguyla açıklanamaz:
Fon faizlerle büyümüştür
Fon’un 249 milyar lira gelir toplamının 110 milyar lirası faiz geliridir; 2019/Kasım ayındaki varlığı da 131 milyar liradır. Bu sayılar, Fonun büyümesinde faizin olağanüstü katkısını göstermektedir.
Ancak faiz gelirinin ne denli gerçek olduğu tartışılmalıdır. Hesaben faiz tahakkuk ettirilmekte, bu paralarla hesaben yeni Devlet tahvilleri alınmaktadır. Sanal bir durum söz konusudur.
Fon varlığı olarak görünen tutarlar ise adeta buzullaşmıştır; tahvillerin vadesi geldikçe hesaben yenileri alınmaktadır.
Son iki yıl içinde bu durumun tersine döndüğü görülmektedir. Patronların isteklerini karşılayabilmek için nakit olarak tahsil edilen primler yetmemekte; faiz gelirlerine başvurulmaktadır. Bunun için de daha az tutarlarda Devlet tahvili alınmış gösterilmektedir.
Bu karmaşık durumu aşağıdaki çizelgeden vereceğimiz bir örnekle açıklayalım: Fon varlığı 2015 yılında bir önceki yıla göre 11,6 milyar lira artmıştır. Bunun 7 milyar lirası tahakkuk ettirilen faiz geliridir.
2019/Kasım ayı sonunda ise 15 milyar faiz tahakkuk ettirilmiş ama Fon varlığı 3,5 milyar lira artmıştır. Arada 10 milyar lira fark vardır. Demek ki: 2019 yılında 10 milyar lirasıyla, yeni tahvil alınmamıştır. Patronlara verilen nakit paranın ise bir yerlerden bulunduğu anlaşılmaktadır.
Fon varlığının yüksek olmasının patronlara ve iktidarlara yararları
- Ucuz kaynak sağlanmaktadır.
- Kamu kesimi borçlanma gereği (KKBG) olduğundan daha düşük gösterilmektedir: 2018 yılında 11 milyar; 2019 yılında 2 milyar lira az gösterilmesi sağlanmıştır. 2020 yılı Program hedefi ise 8,4 milyar liradır.
- Gerçekçi olmayan abartılı gelir hedefleri belirlenmesine uygun bir yapısı vardır. Bu sayede ekonominin kötüye gidişi gizlenebilmektedir. [2019 yılı CB Programında pozitif fark tutarı 20,7 milyar lira hedeflenmişti. Oysa 2 milyar lira gerçekleşti. Böylelikle KKBG 2019 yılında 18 milyar lira az gösterilmiş oldu]
Paralar nerelere harcanıyor?
Fon varlığının %5-10 oranındaki tutarı işsizlik ödeneği, teşvik ödemeleri gibi nakit gereksinmesini karşılamak amacıyla banka hesaplarında tutulmakta; kalanıyla yeni devlet tahvili alınmaktadır.
Dörtte üçü patronlara… Dörtte biri işsizlere …
Fon hesabına 19 yıl süresinde yaklaşık olarak 249 milyar lira gelir; 119 milyar lira gider işlenmiştir.
2002- 2019/Kasım arasında harcanan 119 milyar liranın 30,6 milyar lirası işsizlik ödeneğine, 88,4 milyar lirası ise çeşitli ad ve yöntemlerle patronlara aktarılmıştır.
Bu sayılara göre toplam gelirin yaklaşık %12’si; harcanan tutarın ise (119 milyar lira) %26’sı işsizlik ödeneği için kullanılmıştır.
2017- Kasım/2019 arasındaki harcamalarda da benzer bir durum görülmektedir; 70 milyar liranın 19,7 milyarı ile işsizlik ödeneği ödenmiş, 50 milyarı patronların çıkarına kullanılmıştır.
Maliye Bakanı, Fon bütçesinden patronlara para aktarılmasını 2018 yılında 7103 sayılı Yasa’nın Komisyonda görüşülmesi sırasında şu sözlerle savunmuştu; “işçiden 1 alınıyor, işverenler 2, Devlet de 1 ödüyor, bu parada onların da hakkı var…”
Aynı sözler bu yıl Bütçe görüşmelerinde de söylendi. Diyelim ki haklılar, ancak bu sözleri söyleyenler şu durumu açıklamak zorundadır: neden ödedikleri prim kadarı değil de iki katı fazlası ödeniyor?
Patronlar ödedikleri prim tutarının yaklaşık iki katını geri alıyor
2017- Kasım/2019 arasında tahsil edilen 50,5 milyar lira prim gelirinin, üçte ikisi tutarındaki 33,6 milyar lirası işverenden; üçte biri 16,8 milyar lirası işçiden kesilmiştir.
Patronlara doğrudan ve dolaylı sağlanan çıkarların toplamı 50 milyar liradır: yaklaşık sayılarla 27 milyar lirası teşvik/destek olarak doğrudan; 23 milyar lirası ise aktif işgücü; işbaşı eğitim programı gibi adlar altında aktarılmıştır.
İŞKUR çalışanlarının ücretleri bile Fon’dan ödeniyor
İşsizlik Fonu Yasası’nın 48’inci maddesine 2011 yılında; “istihdamı artırıcı ve koruyucu tedbirler almak ve uygulamak…işe yerleştirme ve danışmanlık hizmetleri temin etmek…” cümleleri eklendi. Böylelikle İŞKUR’un kendi personeli eliyle ve bütçeden aktarılan ödeneklerle gerçekleştirmesi gereken hizmetlerin özel kişi ya da şirketlerden satın alınmasının ve bedelinin Fon bütçesinden karşılanmasına ortam hazırlandı.
2015 yılından bu yana; “iş bulma, danışmanlık hizmetleri, mesleki eğitim, işgücü uyum ve toplum yararına çalışma hizmetleri…” yapan İŞKUR personelinin aylıkları bile Fon bütçesinden ödeniyor.
Giderler ve bileşenleri
Gider bileşenlerinin tanımları/açıklamalar
emek_brosur_issizliksigortasit_ocak2020_dijital