Bundan tam beş yıl önce 10 Ekim günü Ankara’da taleplerini dile getirmek için toplanan emekçiler tarihimizin en kanlı saldırılarından biriyle karşılaştılar. 100’ün üzerinde insanımızı kaybettiğimiz bu katliam gericiliğin neleri göze alabileceğinin de acı örneklerinden biri olarak tarihe geçti.
Dünyada ve ülkemizde eşitsizlik üzerine kurulu bir sömürü ve yağma düzeni hüküm sürüyor. Bu düzenin temsilcisi iktidarlar, insanlığın bu akıl almaz düzeni kabullenmesi, olmadı boyun eğmesi için her şeyi yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Gericilik tüm yüzleri ile bu eşitsizlikten besleniyor ve onu hakim kılmak için rol üstleniyor.
Ülkemiz tarihi de gericiliğin üstlendiği bu rolün kanlı izleri ile dolu. 6-7 Eylül olayları, kanlı 77 Taksim 1 Mayısı, Maraş ve Çorum katliamları, Sivas katliamı ve 10 Ekim’de Ankara Garı’nda yaşanan katliam ve daha onlarcası. Hepsinde de düzen, halkını kanla terbiye etmeye, kendini katliamlarla korumaya çalıştı ve çalışıyor.
Türkiye’de AKP 18 yıldır iktidar koltuğunda bu sömürü düzeninin çıkarlarını temsil ediyor. Sermayenin çıkarları için Cumhuriyet’in kazanımlarını tasfiye eden büyük gerici dönüşümün hayata geçmesinde asli bir rol üstleniyor.
10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı’nda yaşanan katliam da, bu gerici dönüşüm içersinde bir yerde duruyor. Sömürü düzeninin yol alabilmesi için siyasi olarak atılmış bir adım, bir kanlı güç gösterisi…
Aradan geçen beş yıl sonrasında beş yıl önce söylediğimiz bir doğrunun çok daha görünür ve can yakıcı olduğunu düşünüyoruz:
Bu düzende ne adalet, ne demokrasi ne de insanca bir yaşam mümkün.
Halkımızın korkmadan, kaygılanmadan insanca bir yaşam sürebilmesi için bu düzen değişmeli.
Türkiye Komünist Partisi