Hepimiz büyük umutlarla hazırlandığımız, hayalini kurduğumuz üniversitelere ailemizin yanından, onların büyük sevinçleri ve umutlarıyla uğurlanmıştık. Üniversite sıraları her birimizi başka zorluklarla karşılıyordu. Çoğumuz ilk kez yüz yüze geldiğimiz ama hayatımız boyunca devam edecek olan barınma sorunu ile karşılaştık. Başımızı sokacak bir göz odayı bize sağlayamanlar, bekara öğrenciye ev yok diyenler, zevk-ü sefa içerisinde yaşayanlar sırt çevirdi bize…
Barınacak iki göz odayı bulduk bulmasına ama ne açlık yakamızı bıraktı ne de mülk sahipleri. Evin kapısını çalan ya bankalar oldu ya da KYK kredileri ile kendisine borçlandıran tefeci devletin kendisi…
Zor bela başladığımız okula devam edebilmek adına genç yaşımızda sömürüldüğümüz, sömürünün açığa çıkmaması için uyuşturulmaya çalışıldığımız bir çarkın içindeyiz.
Okurken çalışmak zorunda olduğumuz, diplomasını aldığımızda işsiz kaldığımız ya da insani olmayan koşullara mahkum bırakıldığımız bu düzeni değiştirmek zorundayız.
Sıra arkadaşlarımızı intihara sürükleyen şey bunca kötülüğün, zorbalığın var olduğu bir dünyada eşit ve özgür bir geleceğin hayalinin bile ellerinden alınması. Biliyoruz ki üniversite sıralarında geleceksizlik kaygısıyla boğuşan, inşaatlarda tonlarca ağırlığın altında ezilerek can veren bizler azınlık değiliz. Yan yana geldiğimizde hayalini kurduğumuz eşit ve özgür geleceği kendi ellerimizle var edebiliriz.
Ne ODTÜ öğrencisi Çağdaş ne tıp kazanamadığı için intihar eden Melis ne de okurken çalışmak zorunda kalan ve çalıştığı iş yerinin patronu tarafından öldürülen Şule ve daha niceleri… Yalnız değiliz, yalnız değilsiniz; bu düzenin bizleri öldürmesine seyirci kalmayacağız ve bu bataklığın içinden birlikte çıkacağız!
Türkiye Komünist Gençliği